TOKYO CAMİİ CUMA HUTBESİ “NEDAMET VE ÜMİDİN ADI: TÖVBE”

Friday Khutba

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ… “.

 Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün.  Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlerine koysun…”[i]

Kardeşlerim!
ayetinde ifade edildiği gibi, Rabbimiz, tövbe edenleri sever. Kendisine yönelen elleri asla boş çevirmez. Samimiyetle yakaran gönülleri mahcup etmez. Nedametle gözyaşı dökenleri boynu bükük bırakmaz.

Aziz Müminler!
Hepimiz beşeriz. İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Bu imtihanda günah da bizim içindir, sevap da. Günahlara karşı kimi zaman direnç gösteriyoruz. Kimi zaman da gaflete düşüp hata işliyoruz. Ancak biliyoruz ki günahlarımız karşısında Rabbimizin rahmet kapısı ardına kadar açıktır. Bize düşense günahta, hatada ısrar etmemektir. Bunları düzeltme erdemini gösterebilmektir. Rabbimizin mağfiretine sığınmaktır. Samimi bir tövbeyle, içten bir yakarışla O’nun affını talep etmektir.

Kardeşlerim!
Tövbe, acziyetimizin itirafıdır. Allah’a olan ahdimizde zaman zaman zafiyete düştüğümüzün açık bir ifadesidir. Tövbe nimetini Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda ilk insanın dilinden bizlere öğretmiştir. Âdem (a.s) ve eşi Havva validemiz, Allah’a şöyle tövbe etmişlerdir:

“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.”[ii]
 

Kardeşlerim!
Bizim için bir teselli ve umut kaynağıdır tövbe. Buhranlı anlarımızda sığınacağımız güvenli bir limandır. Zira yanlışlarımızda, hatalarımızda herkes bizi terk etse de Rabbimiz bizi terk etmez. Herkes bize yüz çevirse de O bize yüz çevirmez.                               “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Diğer bütün günahları dilediği kimseler için bağışlar.”[iii] Yeter ki bizler, O’nun varlığına ve birliğine olan imanımıza sadık kalalım. Yeter ki, O’nun engin rahmetinden ümidimizi kesmeyelim. O’nun affından kendimizi mahrum bırakmayalım. Yeter ki zaaflarımıza yenik düşüp günah işlediğimizde içtenlikle bağışlanma dileyelim.

Kardeşlerim!
Öyleyse geliniz dünyanın hengâmesi içerisinde zaman zaman âhireti unuttuğumuz için tövbe edelim. Kimi zaman en yakınlarımızdan bile sevgi, ilgi ve merhameti esirgediğimiz için tövbe edelim. Eşimizi, evladımızı, akrabalarımızı, yetimleri, kimsesizleri, ihtiyaç sahiplerini ihmal ettiğimiz günler için tövbe edelim. Rabbimizin bizlere emaneti olan birbirimizin haklarına riayet edemediğimiz; Peygamberimiz (s.a.s)’in emrettiği üzere bir vücudun uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadığımız için tövbe edelim. Unutmayalım ki pişman olunduğunda günahının büyüklüğü sebebiyle tövbe kapısı yüzüne kapanacak hiçbir günahkâr yoktur.

[i] Tahrîm, 66/8.
[ii] A’râf, 7/23.
[iii] Nisa, 4/48, 116.


TOKYO CAMİİ CUMA HUTBESİ “NEDAMET VE ÜMİDİN ADI: TÖVBE”.(PDF)